HURÛF-I MUKATTAA

Page

Rasulullah’ın (s) bize bırakmış olduğu Tertemiz Sahifelerden mürekkep Mushaf’a baktığımızda, onun 114 sureden oluştuğunu, 1 numaralı Fatiha Suresi ile başlayıp 114 numaralı Nas Suresi ile bittiğini görürüz. Biz bu sureleri Mushaf-ı Şerif ya da Suhuf-i Mutahhara: Tertemiz Sahifeler diye isimlendiriyoruz.

 

Mushaf’ın sureleri iki kısma ayrılır:

1- Birincisi huruf-ı mukattaa bulunmayan sureler olup bunların sayısı 85’tir. Şekil-2a:

2- İkincisi huruf-ı mukattaa bulunan sureler olup bunların sayısı da 29’dur. Bunlar sure numaralarıyla birlikte Şekil-2a ve Şekil-2b’de gösterilmiştir:

Bu kesik harfler bazı surelerin başında gelmiştir. Her biri bir rasule ya da nebiye vahyedilen mesajların başında gelmiştir. Ancak o elçilere gelenler bunlardan ibaret olmayıp ziyadesi de vardır. Bu tespitimizin delili Allah Teala’nın şu sözüdür:

Hâ, Mîm, Ayn, Sîn, Qâf! Daima üstün ve bütün kararları doğru olan Allah, sana da senden öncekilere de işte böyle vahyeder.” (Şûrâ 42:1-3).

Nebilerin ve rasullerin kitaplarına delalet eden kesik harfler onların nübüvvetlerinin işaretleri/sembolleridir. Her bir nebi ya da rasule bu harflerden bir tanesi simge olarak verilmiştir. Tabii ki bundan fazlası da ilave olarak verilmiştir onlara.

Arap dili 28 harften oluşmakta olup bunların tam yarısı kesik harfler arasında kullanılmıştır:

  • Elif, Lâm, Mîm, Râ, Sâd, Kâf, Hâ, Yâ, Ayn, Tâ, Sîn, Hâ, Qâf, Nûn.

Arap dilindeki harflerin tam yarısından oluşan kesik harflerin surelere göre dağılımını Şekil-3’te görelim:

Bu 14 harf, 14 farklı formda gelmiştir:

  1. Elif, Lâm, Mîm
  2. Elif, Lâm, Mîm, Sâd
  3. Elif, Lâm, Râ
  4. Elif, Lâm, Mîm, Râ
  5. Kâf, Hâ, Yâ, Ayn, Sâd
  6. Tâ, Hâ
  7. Tâ, Sîn, Mîm
  8. Tâ, Sîn
  9. Yâ, Sîn
  10. Sâd
  11. Hâ, Mîm
  12. Hâ, Mîm, Ayn, Sîn, Qâf
  13. Qâf
  14. Nûn

Huruf-ı Mukattaa’nın surelere göre dağılımını Şekil-4’te görelim:

Yukarıda da belirttiğimiz üzere Mushaf-ı Şerif sureleri 114 olup bunlardan 29 tanesi kesik harflerle başlamakta, 85 surede ise bu kesik harfler bulunmamaktadır.

Huruf-ı Mukattaya sahip surelerden 6 tanesi “Elif! Lâm! Mîm!” kesik harfleriyle başlamaktadır:

  1. Bakara
  2. Âl-i İmran
  3. Ankebut
  4. Rum
  5. Lokman
  6. Secde sureleri.

Keza, bu surelerden 6 tanesi “Hâ! Mîm!” kesik harfleriyle başlamaktadır:

  1. Ğâfir
  2. Fussilet
  3. Zuhruf
  4. Duhan
  5. Casiye
  6. Ahkaf

Bu surelerden 5 tanesi “Elif! Lâm! Râ!” kesik harfleriyle başlamaktadır:

  1. Yunus
  2. Hud
  3. Yusuf
  4. İbrahim
  5. Hicr

Bu surelerden 2 tanesi “Tâ! Sîn! Mîm!” kesik harfleriyle başlamaktadır:

  1. Şu’arâ
  2. Kasas

Huruf-ı Mukattaa ile başlayan surelerden 10 tanesi de -sadece o sureye mahsus- şu kesik harflerle başlamaktadır:

  1. Elif! Lâm! Mîm! Sâd! -> Araf
  2. Elif! Lâm! Mîm! Râ! -> Rad
  3. Kâf! Hâ! Yâ! Ayn! Sâd! -> Meryem
  4. Tâ! Hâ! -> Taha
  5. Tâ! Sîn! -> Neml
  6. Yâ! Sîn! -> Yasin
  7. Sâd! -> Sad
  8. Hâ! Mîm! Ayn! Sîn! Qâf! -> Şura
  9. Qâf! -> Kaf
  10. Nûn! -> Kalem Suresi.

Böylece huruf-ı mukattaa/ kesik harfler ile başlayan surelerin tamamı 29’a baliğ olmaktadır.

Bu 29 sure esasen 29 kitap demektir. Bunlardan her biri belirli bir kitaba ve içeriğe işaret etmektedir. Bu kitapların isimleri Mushaf-ı Şerif’in içinde mevcuttur. Öncelikle bu 29 surenin Mushaf’taki dağılımını Şekil-5 üzerinde inceleyelim:

Nebilerin kitapları bu kesik harf dizilerinden herhangi biri ile başlamaktadır, ancak bunlardan ibaret olmayıp ilavesi vardır.

Huruf-ı Mukattaa ile başlayan 29 sureden her biri bir rasule ya da enbiyadan bir nebiye, başka bir mesaj ilave edilerek vahyedilmiştir. Bu tespitimizin delili şu ayettir:

Hâ, Mîm, Ayn, Sîn, Qâf! Daima üstün ve bütün kararları doğru olan Allah, sana da senden öncekilere de işte böyle vahyeder.” (Şûrâ 42:1-3).

Yani, Allah Teala önce “Hâ, Mîm”i zikretmiş, hemen ardından Ayn, Sîn, Qâf”ı ilave etmiştir. Ve Son Nebi’ye (s), bu surenin önceki nebilerden bir nebiye vahyedildiği gibi kendisine de vahyedildiğini açıklamıştır.

Huruf-ı Mukattaa’nın belirli bir kitaba işaret ettiğinin bir başka delili de şu ayetlerdir:

Elif, Lâm, Mîm, Sâd! Bu, sana indirilen Kitap’tır. Bu kitaptan dolayı içinde bir sıkıntı olmasın. Bununla uyarıda bulunasın ve inanıp güvenenler (müminler) onu akıllarından çıkarmasınlar diye indirilmiştir.” (A’râf 7:1-2).

Buradan öğreniyoruz ki, “Elif, Lâm, Mîm, Sâd!” belirli olmayan bir kitap imiş. Ancak, tanımı başka bir yerde geliyor. Bu meçhul bir tılsım değil bilakis bir kitaptır! Bu kitabı Allah Teala Araf Suresinin başka bir yerinde şöyle tanımlamaktadır:

“De ki: “Ben Rabbimden bana vahyedilene uyarım. Bunlar, Rabbinizin besâiri/ufuk açıcı sözleridir. İnanıp güvenen bir topluluk için de hidayet/rehber ve ikramdır.” (A’râf 7:203).

Bu “Besâir” Zebur olup bu sonucu şu ayetten çıkardık:

“O Zikir’den (unutulmaması gereken bilgileri verdikten) sonra bütün kitaplara da şunu yazdık: “Yeryüzü iyi kullarıma kalacaktır.” (Enbiya 21:105). Bu ayetin yanın şu ayeti de koyduğumuzda mesele daha da netleşecektir:

“Eski sahiplerinden sonra o yerlere mirasçı olanlar şunu göremediler mi? İsteseydik onları günahları yüzünden yakalar ve kalpleri üzerinde yeni bir yapı oluştururduk da artık bir şey dinleyemezlerdi.”

Elif, Lâm, Mîm, Sâd!”ın bir kitap olduğunu görmekteyiz. Bu kitap besâridir. Besâir ise Enbiya Suresindeki işaretlerden çıkardığımız sonuca göre Zebur Kitabı’dır, bunun Araf Suresinde de alametleri vardır. Daha sonra Nisa ve İsra Surelerinden aynı sonucu çıkardık:

“Davud’a ise Zebur vermiştik.” (Nisa 4:163).

“Göklerde ve yerdeki kimseleri en iyi Rabbin bilir. Biz, nebilerin kimini kiminden üstün kıldık ve Davud’a da Zebur’u verdik.” (İsra 17:55).

Zebur kime indirildi? Davut aleyisselama. Demek ki surenin ilk muhatabı Hz. Davut’tur. O halde Araf Suresi Davut aleyisselama Zebur’un tâ kendisidir. Surede doğrudan muhatap alınan Hz. Davut olup Hz. Muhammed’den gaib/ üçüncü şahıs siygasıyla bahsedilmektedir.

Aynı yöntemle bir başka örnek verelim:

Elif, Lâm, Râ! Bu, insanları Rablerinin izniyle karanlıklardan aydınlığa çıkarman için indirilmiş bir kitaptır. Daima üstün olanın ve her şeyi güzel yapanın yoluna.” (İbrahim 14:1). O halde “Elif, Lâm, Râ!” bir kitaptır. Bu kitap insanları karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için gönderilmiştir. Şu ayetin delaletiyle biliyoruz ki bu misyonla gönderilen Hz. Musa’dır:

“Musa’yı âyetlerimizle göndermiş; “Halkını karanlıklardan aydınlığa çıkar ve onları Allah’ın günleri konusunda bilgilendir” demiştik. Çünkü onlarda sabreden ve görevlerini yerine getiren herkes için deliller vardır.” (İbrahim 14:5).

Buradan şu sonucu çıkarıyoruz ki; burada ilk muhatap, kavmini karanlıklardan aydınlığa çıkarmakla emrolunan Hz. Musa’dır. Dolayısıyla İbrahim Suresinin doğrudan muhatabı Musa aleyhisselamdır.

“O Zikir’den (unutulmaması gereken bilgileri verdikten) sonra bütün kitaplara da şunu yazdık: “Yeryüzü iyi kullarıma kalacaktır.” (Enbiya 21:105) ayetiyle şu ayeti karşılaştıralım:

“Allah da onlara şöyle vahyetti: “Yanlış yapan o kimseleri kesinlikle etkisizleştireceğiz. Onların arkasından bu topraklara kesinlikle sizi yerleştireceğiz. Bu söz, karşıma çıkmaktan ve tehdidimden korkanla sınırlıdır.” (İbrahim 14:14).

Bu ayetlerden anlıyoruz ki Zikr Musa aleyhisselama verilmiştir. Yine şu ayetin delaletiyle Zikr’in bir kitap olduğunu biliyoruz:

“Bu Zikir kendilerine gelince görmezlik edenler (ateşe atılacak olanlardır). Oysaki o, güçlü bir kitaptır.” (Fussilet 41:41).

Yukarıdaki ayetlerden şu sonuca ulaşmaktayız: Zikr Zebur’dan önce gelmiştir. Nitekim hepimiz biliyoruz ki, Hz. Musa Hz. Davut’tan önce gelmiştir.

Demek ki huruf-ı mukattaa belirli kitaplara işaret eden göstergeler ya da delillerdir. Asla müfessirlerin iddia ettiği gibi tılsımlı harfler değildir. Bu kesik harfler Süryanca, Aramca ya da firavun dilinde yabancı semboller de değildir.

Mushaf-ı Şerif’te 14 surede tilavet secdesi mevcut olup bunların yedisi huruf-ı mukattaa ile başlamaktadır:

  1. “Elif! Lâm! Mîm! Sâd!” ile başlayan Araf Suresi,
  2. “Elif! Lâm! Mîm!” ile başlayan Secde Suresi,
  3. “Elif! Lâm! Mîm! Râ!” ile başlayan Rad Suresi,
  4. “Hâ! Mîm!” ile başlayan Fussilet Suresi,
  5. “Kâf! Hâ! Yâ! Ayn! Sâd!” ile başlayan Meryem Sûresi,
  6. “Tâ! Sîn!” ile başlayan Neml Suresi,
  7. “Sâd!” ile başlayan Sad Suresi.

Huruf-ı mukattaa ile başlamayan ama içerisinde secde ayeti bulunan diğer yedi sure de şunlardır:

  1. İnşikak,
  2. Alak,
  3. Necm,
  4. Nahl,
  5. İsra,
  6. Hac (iki kez),
  7. Furkan

Bu durumu Şekil-6 üzerinde inceleyelim: