SEB’-İ MESÂNİ VE KUR’ÂN-I AZÎM

Page

SEB’-İ MESÂNİ VE KUR’ÂN-I AZÎM

 

Mushaf’ın sureleri, 114 sureden oluşan gayet uyumlu bir aile oluşturmaktadır. Bu sureler birbirlerini tanır ve tanıtır, birbirlerini destekler. Farklı sureler aynı kıssayı hiçbir çelişki olmadan anlatırlar.  Yabancı hiçbir unsuru aralarına almazlar, anında reddederler. Aralarından herhangi bir sure kaybolacak olsa yeri boş kalır ve bu boşluk insan eseri bir sure ile asla doldurulamaz. Her birinin bir ismi vardır ve bu isme diğer sureler de tanıklık eder. Her bir sure ikinci bir sureyle adeta ikiz gibidir ve birbirini tamamlar. Aynı zamanda, her yedi sure belirli bir forma bağlı kalarak sıkı bir birlik oluşturur. Surelerde yer alan her bir ayetin her biri, başka bir yerde geçen bir benzeri bulunmaktadır.

Mushaf-ı Şerif’in fihristine bakarsak, 85 surenin (bir sisteme göre) tevzi edilmiş olduğunu görürüz. Hurûf-ı mukattaa (kesik harflerle) başlamayan ve “Kur’an-ı Azîm” diye adlandırılan sureler işte bu ayrı ayrı (müstakil) surelerin toplamıdır.

Mevlâ sübhânehû şöyle demektedir:

“Biz onu tümüyle hak/ gerçek olarak indirdik ve tümüyle hak/ gerçek olarak indi. Seni de sadece müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdik. Biz onu ‘kur’ân’ (kümeler) halinde ayırdık ki insanlar beklenti halindeyken onu onlara öğretesin. Onu parça parça indirdik. De ki: “Siz ona ister inanın ister inanmayın.” Daha önce kendilerine bu konuda bilgi verilmiş olanlara Kur’an okunduğu zaman çenelerinin üstüne kapanıp secde ederler. Derler ki: “Rabbimize boyun eğeriz; demek ki Rabbimizin verdiği söz gerçekleşmiş.” Çenelerinin üstüne kapanır ağlarlar.  Bu onların saygısını artırır.” (İsra 17:105-109).

Birbirinden ayırılmış (müstakil) sureler kümesinin ilk suresi Fatiha suresi olup sıra numarası 1, son suresi ise Nâs suresi olup sıra numarası 114’tür. Bu müstakil sureler içerisinde kesik harflerle başlamayan 85 sure mevcut olup bunlar arasında birbiri ardınca sıraya dizilmiş seb’-i mesânî (yedi ikili) sureleri bulunmaktadır. Hurûf-ı mukattaa (kesik harfler) barındıran sureler -sondan başa doğru- şunlardır:

Nûn. Kaleme ve (insanların) onunla yazdıklarına andolsun (bunlara çok dikkat edin)! (Kalem 68:1-2).

Qâf. Kur’ân-ı Mecîd’e andolsun (bu şanlı Kur’an çok önemlidir). (Kâf 50:1-2)

Hâ.Mîm. Kitâb-ı Mübîn’e andolsun (Her şeyi açıkça ortaya koyan bu Kitab’ı iyi düşünün). (Zuhruf 43:1-2 ve Duhan 44:1-2).

Hâ.Mîm. Ayn.Sîn.Qâf. (Şûra 42:1-2). Bunun “Hâ.Mîm.” ile başlayan surelerin hepsinde olduğunu göz önünde bulunduralım.

Sâd. ‘Zikir’ (doğru bilgiler) içeren Kur’an’a yemin olsun. (Sâd 38:1).

Yâ Sîn. Kur’an-ı Hakîm’e andolsun (hikmetler içeren Kur’an önemlidir). (Yasin 36:1-2).

“(Şunu bilmeniz daha önemlidir ki: Yıldızların yerinde olan) değerli Kur’an’dır. Kınında saklı bir kitaptadır.” (Vâkıa 56:77-78).

Şu hususu birlikte değerlendirelim: Fatiha’dan sonra gelen ve hurûf-ı mukattaa ile başlamayan sureler dışında “Elif.Lâm.Mîm.” ile başlayan altı sure vardır. Bunların ikisi 2 ve 3 sıra numaralı surelerdir, daha sonra 29, 30, 31 ve 32 sıra numaralı surelerdir.

“Elif.Lâm.Mîm.” ile başlayan surelerde geçen kesik harfler yedi farklı şekilde gelmektedir:

Elif.Lâm.Mîm.Sâd.

Elif.Lâm.Râ.

Elif.Lâm.Mîm.Râ.

Kâf.Hâ.Yâ.Ayn.Sâd.

Tâ.Hâ.

Tâ.Sîn.Mîm.

Tâ.Sîn.

Birlikte “Elif.Lâm.Râ.” ile başlayan sureleri mütalaa edelim. Bu kesik harflerle başlayan beş sure vardır ve bunlar -daha önce açıkladığımız üzere- “Kitâb-ı Meknûn; Gizli Kitap”tır. Sure numaraları şunlardır: 10, 11, 12, 14 ve 15. Sonra şu hususu değerlendirelim: Bunlar arasında “Elif.Lâm.Râ.” ile başlayan bir sure bulunmaktadır ve bu kesik harfler Kur’an-ı Kerim’i remzetmektedir, dolayısıyla Gizli Kitap’taki Kur’an-ı Kerim böylece ortaya çıkmaktadır.

Bunun ardından “Kâf.Hâ.Yâ.Ayn.Sâd.” ile başlayan 19 sıra numaları sure gelir.

Sonra “Tâ.Hâ.” gelir ki sıra numarası 20’dir.

Bundan sonra “Tâ.Sîn.Mîm.” ile başlayan iki sure gelir; 26 ve 28 sıra numaralı sureler.

Bu ikisinin arasında “Tâ.Sîn.” ile başlayan 27 sıra numaralı sure bulunur.

İncelemeye devam ettiğimizde “Tâ.Sîn.”in içinde Kitâb-ı Kerîm’i buluruz: “Süleyman’dan geliyor, ‘İyiliği sonsuz, ikramı bol Allah’ın adıyla’ diye başlıyor. ‘Bana karşı diklenmeyin, teslim olarak bana gelin’ diyor.”

Hurûf-ı mukattayla başlayan tüm bu sureler, Kur’an’ın ayrı ayrı (müstakil) 85 suresi arasına dağılmış durumdadır.

“Suhufen mutahhara; tertemiz sahifeler” olan Mushaf’ı okuduğumuzda şu hususları görürüz:

Allah’ın gökleri ve yeri altı günde yaratması olayı yedi kez tekrarlanmaktadır. Bu özellik Mushaf-ı Şerif’in her yedi şekliyle Kur’an’ın tâ kendisi olduğunun delillerindendir. Nitekim Muhammed’in (s) şu sözü söylemesi de bunun delilidir:

“Kur’an yedi harf (vecih) üzere indirilmiştir.” (Sünen-i Ebu Davut, 1478).

Allah Teala’nın şu sözü de bu hususa delalet etmektedir:

“Yeryüzündeki ağaçlar kalem, denizler mürekkep olsa ve arkasından yedi deniz daha eklense yine de Allah’ın sözleri bitmez. Allah güçlüdür, doğru kararlar verir.” (Lokman 31:27).

Allah’ın gökleri ve yeri altı günde yaratması olayı şu surelerde yedi kez tekrarlanmaktadır:

A’raf

Yunus

Hud

Secde

Kâf

Furkan

Hadid

Daha sonra aynı olay Fussilet suresinde genel olarak ve detaylı olarak yeniden anlatılır.

Mushaf’ta tilavet secdesi gerektiren 14 sure bulunmaktadır. Secde ayeti barındıran bu surelerden yedisi kesik harflerle başlamaktadır:

A’raf                  Elif.Lâm.Mîm.Sâd.            ile başlamaktadır.

Ra’d                   Elif.Lâm.Mîm.Râ.             ile başlamaktadır.

Meryem             Kâf.Hâ.Yâ.Ayn.Sâd.         ile başlamaktadır.

Neml                  Tâ. Sîn.                           ile başlamaktadır.

Secde                Elif.Lâm.Mîm.                  ile başlamaktadır.

Sâd                   Sâd.                                ile başlamaktadır.

Fussilet              Hâ.Mîm.                          ile başlamaktadır.

Keza Mushaf’ta secde ayeti barındıran ve kesik harflerle başlamayan yedi sure bulunmaktadır:

Neml

İsra

Furkan

Necm

İnşikak

Alak

Hac -ki bunda iki secde bulunmaktadır-

Yine “yusebbihu; tesbih eder (ibadet eder, boyun eğer)” kelimesi Mushaf’ta yedi kere tekrarlanmaktadır:

  • “Göklerde ve yerde ne varsa hepsi O’na; bütün yetkiyi elinde tutan, yaptığını tertemiz yapan, daima üstün ve bütün kararları doğru olan Allah’a boyun eğer.” (Cuma 62:1).
  • “Göklerde ve yerde olan her şey Allah’a boyun eğer. Bütün yetki O’ndadır. Yaptığı her şeyi güzel yapmak O’na hastır. Her şeye bir ölçü koyan da O’dur.” (Teğabun 64:1).
  • “Gök gürültüsü, her şeyi güzel yapması sebebiyle, melekler de korku ile O’na boyun eğerler. Yıldırımları o gönderir ve onlar, ölçüsüne denk düşenlere çarpar. Bunlar, Allah konusunda tartışıp duruyorlar. Halbuki Allah, vereceği sıkıntı ile suç arasında sıkı bağ kurar.” (Ra’d 13:13).
  • “Yedi gök, yeryüzü ve bunların içindeki herkes Allah’a ibadet eder. Her şeyi güzel yapmasına karşılık O’na ibadet etmeyen tek varlık yoktur ama onların bu ibadetlerini siz kavrayamazsınız. O yumuşak davranır ve çok bağışlar.” (İsra 17:44).
  • “… Oralarda sabah akşam (insanlar) Allah’a boyun eğerler. (O ışıktan yararlananlar) öyle adamlardır ki onları, ne ticaret, ne alışveriş Allah’ın zikrinden (Kur’an’dan), namazı düzgün ve sürekli kılmaktan ve zekâtı vermekten alıkoyabilir. Onlar, kalplerin ve gözlerin döneceği bir günden korkarlar.” (Nur 24:36-37).
  • “Hiç görmedin mi göklerde ve yerde kim varsa, kuşlar da sıra sıra dizili iken Allah’a ibadet ederler. Her biri namazını ve ibadetini bilir. Allah da onların ne yaptıklarını bilir.” (Nur 24:41).
  • “… Göklerde ve yerde her şey, O’na boyun eğer. Daima üstün ve bütün kararları doğru olan O’dur.” (Haşr 59:24).

Lut kıssası şu surelerde yedi kez tekrar etmektedir:

Neml

A’raf

Sâffat

Şu’arâ

Ankebut

Hud

Enbiya

Ayetlerin açıklanma tarzına ilişkin şu yedi kavramın da Mushaf’ta tekrar edegeldiğini unutmamak gerekir:

  1. Tahkim edilmiş
  2. Detaylıca açıklanmış
  3. Apaçık ifade edilmiş
  4. Birbirine benzemiş
  5. Neshedilmiş
  6. Unutturulmuş
  7. …………………

Kendilerine ayetler gönderilen toplulukların vasıfları Mushaf’ta dokuz kategoride tasnif edilmiştir:

  1. Aklını kullanan topluluk
  2. Fıkheden topluluk
  3. Bilen topluluk
  4. Düşünen topluluk
  5. (Mesajı ve ilkeleri) hatırda tutan topluluk
  6. Dinleyen/ işiten topluluk
  7. İnanan/ güvenen topluluk
  8. Sakınan/ korunan topluluk
  9. Yakînen bilen/ inanan topluluk

 

Ayetlerin topluluklara gönderiliş sebebi de Mushaf’ta dokuz kategoride tasnif edilmiştir:

  1. Fıkhetmeleri için
  2. (Yanlıştan) geri dönmeleri için
  3. (Mesajı ve ilkeleri) hatırlamaları için
  4. Akıllarını çalıştırmaları için
  5. (Dosdoğru yola) yönlendirilmeleri için
  6. Şükretmeleri için
  7. Derinlikli düşünmeleri için
  8. Sorumluluklarını kuşanmaları için
  9. Yakînen bilmeleri ve inanmaları için

 

“İbrahim babasına ya da kavmine dedi ki” ibaresi Mushaf’ta yedi defa tekrarlanmıştır:

  1. En’am 6:74
  2. Meryem 19:42
  3. Enbiya 21:52
  4. Şu’arâ 26:70
  5. Ankebut 29:16
  6. Sâffat 37:85
  7. Zuhruf 43:26

 

Âdem ile İblis kıssası Mushaf’ta yedi surede tekrarlanmıştır:

  1. Bakara
  2. A’raf
  3. Taha
  4. Hicr
  5. Sâd
  6. İsra
  7. Kehf

Âdem ile İblis kıssası Mushaf’ta tekrar edildiği yedi surede yedi farklı tarzda tekrarlanmıştır.

 

“… Sonra arşa (yönetimin başına) geçti.” ibaresi Mushaf’ta yedi surede yedi defa tekrarlanmıştır:

  1. A’raf 7:54
  2. Yunus 10:3
  3. Ra’d 13:2
  4. Tâhâ 20:5
  5. Furkan 25:59
  6. Secde 32:4
  7. Hadid 57:4

 

Allah’ın doğru yola hidayet etmediği yedi grubun isimleri Mushaf’ta şu şekilde açıklanmıştır:

  1. Zalim topluluk: “Allah zalim topluluğu hidayete ulaştırmaz.” Ahkaf 46:10, Bakara 2:258, Âl-i İmran 3:86, Maide 5:51, En’am 6:144, Tevbe 9:19, Kasas 28:50, Saff 61:7, Cuma 62:5.
  2. Kâfir topluluk: Bakara 2:264, Maide 5:67, Tevbe 9:37.
  3. Fâsık topluluk: Maide 5:108, Tevbe 9:24 ve 80, Saff 61:5, Münafikûn 63:6.
  4. “Allah, hainlerin oyununu hedefine ulaştırmaz!” (Yusuf 12:52).
  5. “Allah, sapık saydığı kişiyi doğru yola getirmez.” (Nahl 16:37).
  6. “Allah, yalancı olan ve âyetleri görmezlikte (kâfirlikte) direnen birini yoluna kabul etmez.” (Zümer 39:3).
  7. “Allah, müsriflik (aşırılık) eden yalancı birini doğru yola getirmez.” (Ğafir 40:28).

 

Mushaf’ta “innî lekum rasûlun emîn; ben sizin için emin bir rasulüm” ibaresi altı nebinin ağzından altı kez geçmekte ve yedinci kez “innî lekum nâsihun emîn; ben sizin için emin bir nasihatçıyım” şeklinde Hud’un ağzından aktarılmaktadır:

  1. Hud, A’raf suresinde şöyle der: “Ben sizin (iyiliğinizi isteyerek) nasihatte bulunan güvenebileceğiniz bir kişiyim.” (7:68).
  2. Nuh, Şu’arâ suresinde şöyle der: “Ben size gönderilen güvenilir bir elçiyim.” (26:107).
  3. Hud, Şu’arâ suresinde şöyle der: “Ben size gönderilen güvenilir bir elçiyim.” (26:125).
  4. Salih, Şu’arâ suresinde şöyle der: “Ben size gönderilen güvenilir bir elçiyim.” (26:143).
  5. Lut, Şu’arâ suresinde şöyle der: “Ben size gönderilen güvenilir bir elçiyim.” (26:162).
  6. Şuayb, Şu’arâ suresinde şöyle der: “Ben size gönderilen güvenilir bir elçiyim.” (26:178).
  7. Musa, Duhan suresinde şöyle der: “Ben size gönderilen güvenilir bir elçiyim.” (44:18).

 

Mushaf’ta “İlâ’llahi turce’u’l-umûr; Bütün işler Allah’a döndürülür (Her iş, Allah’a bağlıdır, O ol demeden olmaz).” ibaresi yedi kez geçmektedir:

  1. Bakara 2:210
  2. Al-i İmran 3:109
  3. Enfal 8:44
  4. Hac 22:76
  5. Fatır 35: 4
  6. Hadid 57:5
  7. Şûrâ 42:53. Bu surede “terci’u; döner” yerine “tesîru; ulaşır” kelimesi kullanılmıştır.

 

Allah’ın bir hususun olmasını irade etmesi durumunda o hususun mutlaka olduğunu bildiren ibare, Mushaf’ta (dört) farlı şekilde yedi kez geçmektedir:

  1. “O, bir şeyin olmasına karar verdi mi onun için sadece “Ol!” der, o şey oluşur.[1]” (Bakara 2:117).
  2. “O bir işe karar verdi mi sadece “Ol” der ve o şey oluşur.” (Al-i İmran 3:47).
  3. “Allah bir işe karar verdiği zaman onun için sadece “Oluş!” der, sonra o şey oluşur.” (Meryem 19:35).
  4. “O, bir işe karar verirse, sadece “Ol” der ve o şey oluşur.” (Ğafir 40:68).
  5. “Bir şeyi irade ettiğinde O’nun yaptığı, o şey için sadece ‘Ol’ demektir; o şey hemen oluşur.” (Yasin 36:82).
  6. “Olmasını istediğimiz şey için Bizim sözümüz sadece “Ol!” demektir. Sonra o şey oluşur.” (Nahl 16:40).
  7. “O, “Ol!” dediği gün, her şey oluşur.” (En’am 6:73).

 

Elhamdu lillâhi rabbi’l-âlemîn; Hamdolsun âlemlerin Rabbine (zira her şeyi güzel yapan[2] yalnızca Allah’tır, O, bütün varlıkların Sahibidir).” ibaresi, Mushaf’ta yedi defa geçmektedir:

  1. Fatiha 1:1
  2. En’am 6:45
  3. Yunus 10:10
  4. Saffat 37:182
  5. Zümer 39:75
  6. Ğafir 40:65
  7. “Yaptığı her şeyi güzel yapmak Allah’a mahsustur. O, göklerin Sahibidir, yerin Sahibidir ve bütün varlıkların Sahibidir.” (Casiye 45:36).

 

Mushaf’ta sekiz kez tekrarlanan “Allah ile birlikte başka bir ilah edinenler ya da iddia edenler” ibaresi yedi surede geçmektedir:

  • “Onlar, Allah ile birlikte başka bir ilah oluşturmuşlardır; nasıl olsa yakında öğrenecekler.” (Hicr 15:96).
  • “Allah’ın yanında bir başka ilah oluşturma; yoksa yerilmiş ve tek başına bırakılmış olarak oturup kalırsın!” (İsra 17:22).

“… Bunlar, Rabbinin sana vahyettiği hikmetler/ doğru hükümlerdir. Allah’ın yanında bir başka ilah oluşturma[3] yoksa alçalmış ve kovulmuş olarak Cehennem’e atılırsın!” (İsra 17:39).

  • “Allah ile beraber başka bir ilah oluşturanı ise en ağır azaba atın!” (Kâf 50:26).
  • “Allah’ın yanına başka ilah katmayın! Ben O’nun size gönderdiği doğruları açıklayan bir uyarıcıyım.” (Zariyat 51:51).
  • “Allah ile birlikte bir başka ilahı yardıma çağırma! Allah’tan başka ilah yoktur. Allah dışında her şey yok olacaktır. Karar yetkisi O’ndadır. O’nun huzuruna çıkarılacaksınız.” (Kasas 28:88).
  • “Sakın Allah ile birlikte başka birine ilah diye yalvarma! Yoksa azaba çarpılanlardan olursun!” (Şuara 26:213).
  • “Onlar, Allah ile beraber başka bir ilahı yardıma çağırmazlar. (Kur’an’ın) Haklı (saydığı) bir sebep yoksa[4] Allah’ın dokunulmaz kıldığı canı öldürmezler; zina da etmezler. Kim bunları yaparsa doğal yapısından uzaklaşma cezasına çarptırılır![5]” (Furkan 25:68).

 

Tenzîlun minâllah; Allah’tan indirilmiş(vahiy)dir.” ibaresi Mushaf’ta yedi farklı biçimde geçmektedir:

  • “O, bütün varlıkların Sahibi tarafından indirilmiştir.” (Vakıa 56:80).

“Bütün varlıkların Sahibi tarafından indirilmiştir.” (Hakka 69:43).

“O Kur’ân, elbette varlıkların Sahibi tarafından indirilmiştir.” (Şuara 26:192).

“İçinde şüpheye yer olmayan bu Kitap, bütün varlıkların Sahibi tarafından indirilmiştir.” (Secde 32:2).

  • “Bu, daima üstün ve ikramı bol olan Allah’ın indirdiği kitaptır.” (Yasin 36:5).
  • “Bu Kitab’ın indirilmesi işini, daima üstün ve bütün kararları doğru olan Allah yapmıştır.” (Zümer 39:1).

“Bu Kitap, daima üstün ve bütün kararları doğru olan Allah tarafından indirilmiştir.” (Casiye 45:2).

“Bu Kitap, daima üstün ve bütün kararları doğru olan Allah tarafından indirilmiştir.” (Ahkaf 46:2).

  • “Bu (Kitap) iyiliği sonsuz ve ikramı bol olan Allah tarafından indirilmiştir.” (Fussilet 41:2).
  • “Bâtıl (geçersiz, değersiz, yanlış, uydurma) ona, önünden de arkasından da yanaşamaz. (Zira bu Kitap) hikmetli/ oğru kararlar veren ve yaptığını güzel yapan Allah tarafından indirilmiştir.” (Fussilet 41:42).
  • “Kitabın indirilmesi (meselesi), daima üstün ve bilgili olan Allah katındandır.” (Ğafir 40:2).
  • “Bu, yeri ve yüce gökleri yaratan (Allah) tarafından indirilmiştir.” (Taha 20:4).

 

İnnellezîne âmenû we amilu’s-sâlihati…; Allah’a iman edip güzel ameller işleyenlere (ödül olarak) içinde ebediyen kalacakları Cennet vardır.” ibaresi Mushaf’ta yedi surede geçmektedir:

  • “İnanıp güvenmiş ve iyi işler yapmış olanları ise içlerinden ırmaklar akan cennetlere koyacağız, orada ölmeden sonsuza dek kalacaklardır. Orada onların kusursuz hale getirilmiş eşleri olacak, onları mutluluklar içinde bırakacağız.” (Nisa 4:57).

“İnanıp güvenen ve iyi işler yapanları, bozulmadan sürekli kalmak üzere içinden ırmaklar akan cennetlere sokacağız. Bu, Allah’ın sözüdür; gerçekleşecektir. Allah’tan daha doğru sözlü kim olabilir?” (Nisa 4:122).

  • “Allah diyecek ki: “Bugün doğruların, doğruluklarından yararlanacakları gündür. İçinden ırmaklar akan cennetler onlar içindir. Orada ölümsüz olarak sürekli kalacaklardır. Allah onlardan razıdır, onlar da Allah’tan razı olacaklardır. En büyük kurtuluş işte budur.” (Maide 5:119).
  • “Orada ölümsüz olarak kalacaklardır. Çünkü Allah katındaki ödül büyüktür.” (Tevbe 9:22).

“Muhacir ve Ensâr’ın önde gelenlerinden ve onları samimiyetle takip edenlerden Allah, razı olmuştur. Onlar da Allah’tan (Allah’ın iyilik ve ikramından) razı olmuşlardır. Allah onlara, içlerinden ırmaklar akan bahçeler hazırlamıştır. Onlar, orada ölümsüz olarak kalacaklardır. En büyük kurtuluş işte budur.” (Tevbe 9:100).

  • “Onlar orada sonsuza dek kalacaklardır.” (Kehf 18:3).
  • “Kim Allah’a inanıp güvenmiş ve iyi işler yapmışsa, Allah kötülüklerini örter ve onu ölümsüz olarak sürekli kalacağı, içinden ırmaklar akan bahçelere yerleştirir. Büyük kurtuluş işte budur.” (Teğabun 64:9).
  • “Kim Allah’a inanıp güvenir ve iyi iş yaparsa Allah onu, sonsuza kadar kalmak üzere, içinden ırmaklar akan bahçelere yerleştirir. Allah, ona rızkın güzelini verir.” (Talak 65:11).
  • “İnanıp güvenen ve iyi işler yapanlar ise yaratılmışların en faydalılarıdır. Sahipleri katında onlara verilecek karşılık, içinden ırmaklar akan bahçelerdir. Ölmemek ve sürekli kalmak üzere oraya gireceklerdir. Allah onlardan razı, onlar da Allah’tan razıdır. İşte bu, Sahibinden çekinenler içindir.” (Beyyine 98:7-8).

 

Tevrat Mushaf’ta yedi surede onsekiz defa söz konusu edilmektedir:

  1. Al-i İmran: 3, 48, 50, 65, 93, 93.
  2. Maide: 43, 44, 46, 66, 66, 68, 110.
  3. A’raf: 157.
  4. Tevbe: 111.
  5. Fetih: 29.
  6. Saff: 6.
  7. Cuma: 5.

 

“Güneşi ve ayı müsahhar kıldı (kayıtsız ve karşılıksız olarak hizmet etmek üzere görevlendirdi)” ibaresi Mushaf’ta yedi surede geçmektedir:

  1. Ra’d: 13:2
  2. İbrahim: 14:33
  3. Nahl: 16:12
  4. Ankebut: 29:61
  5. Lokman: 31:29
  6. Fatır: 35:13
  7. Zümer: 39:5.

 

“(İnanıp güvenen) müminler yalnızca Allah’a dayansınlar.” ayeti Mushaf’ta yedi kez geçmektedir:

  1. Al-i İmran 3:122
  2. Al-i İmran 3:160
  3. Maide 5:11
  4. Tevbe 9:51
  5. İbrahim 14:11
  6. Mücadele 58:10
  7. Teğabun 64:13

 

Tebâreke; mübarek/ bereketli/ yüce olan” ibaresi Mushaf’ta yedi surede geçmektedir:

  1. Araf 7:54
  2. Müminun 23:14
  3. Furkan 25:1, 10, 61
  4. Ğafir 40:64
  5. Zuhruf 43:85
  6. Mülk 67:1
  7. Rahman 55:78

 

Sebbih bihamdi Rabbik; Rabbini hamdederek tesbih et” ibaresi Mushaf’ta yedi surede yedi defa geçmektedir:

  1. “Her şeyi güzel yaptığından dolayı Rabbine ibadet et ve secde edenlerden ol.” (Hicr 15:98).
  2. “Onlar ne derlerse desinler, sen sabret. Güneşin doğmasından önce, batmasından önce ve gecenin bölümlerinde her şeyi güzel yaptığından dolayı Rabbine ibadet et. Gündüzün bölümlerinde de ibadet et; belki memnun kalırsın.” (Taha 20:130).
  3. “Ölmeyen, hep diri olan Rabbine güvenip dayan, her şeyi güzel yapmasına karşılık O’na boyun eğ. Kullarının günahlarından O’nun haberdar olması yeterlidir.” (Furkan 25:58).
  4. “Sen, sabırlı ol. Allah’ın sözü gerçektir. Günahın için de bağışlanma dile; akşamleyin ve sabahın erken vakitlerinde her şeyi güzel yaptığından dolayı Rabbine (Sahibine) ibadet et.” (Ğafir 40:55).
  5. “Ne derlerse desinler sen sabret. Güneş doğmadan önce (akşam, yatsı ve sabah vakitlerinde) bir de batmadan önce (öğle ve ikindi vakitlerinde), her şeyi güzel yaptığından dolayı Rabbine (Sahibine) ibadet et.” (50:39).
  6. “Sahibinin kararını sabırla bekle; sen gözümüzün önündesin. (Yatağından) kalktığın vakit, her şeyi güzel yaptığından dolayı Sahibine yönel.” (Tur 52:48).
  7. “Her şeyi güzel yapan Rabbin’e yönel ve bağışlanma dile! O, kendine yöneleni kabul eder.” (Nasr 110:3).

 

Lâ yukellifu; mükellef tutmaz/ sorumluluk yüklemez” ibaresi ve türevleri Mushaf’ta yedi surede yedi defa geçmektedir:

  1. “Kimseye gücünün üstünde yük yüklenmez.” (Bakara 2:233).
  2. “Allah, kimseye gücünün üstünde bir sorumluluk yüklemez…” (Bakara 2:286).
  3. “Biz kimseye gücünün üstünde bir yük/ sorumluluk yüklemeyiz.” (Enam 6:152).
  4. “Biz kimseye gücünün üstünde yük/ sorumluluk yüklemeyiz.” (Araf 7:42).
  5. “Kimseye, gücünün yettiğinden fazlasını yüklemeyiz. Yanımızda doğruyu gösteren bir kayıt olur. Kimseye haksızlık yapılmaz.” (Müminun 23:62).
  6. “… Sen sadece kendinden sorumlusun…” (Nisa 4:84).
  7. “Allah kimseye gücünün üstünde yük yüklemez. Allah, zorluğun ardından bir kolaylık yaratacaktır.” (Talak 65:7).

 

Suhuf; sahifeler” ibaresi ve türevleri Mushaf’ta yedi surede yedi defa geçmektedir:

  1. Suhuf: “… sahifeler/ defterler dağıtılmış…” (Tekvir 81:10).
  2. Suhufen mutahhara: “O beyyine, Allah’ın elçisidir, tertemiz sayfalar okur.” (Beyyine 98:2).
  3. Suhufen müneşşera: “52. Aslında onlardan her biri, kendine açık seçik sayfalar verilmesini ister.” (Müddessir 74:52).
  4. Suhufen mükerrame: “Bunlar, değerli sayfalara, yüksek nitelikli ve temiz sayfalara, yazıcıların elleriyle kaydedilir; güvenilir, değerli yazıcıların…” (Abese 80:13-16).
  5. es-Suhufi’l-ûlâ: “Dediler ki: “Bize Rabbinden bir delil (gösterge) getirseydi ya?” Önceki suhufta/ kitaplarda olan o delil onlara ulaşmadı mı? (O kitaplarda ondan bahsedilmesi yetmez mi?)” (Taha 20:133).
  6. Suhufi Mûsâ: “Yoksa Musa’nın sayfalarında yazanlar ona bildirilmemiş mi?” (Necm 53:36).
  7. Suhufi İbrâhîme we Mûsâ: “18. Bunlar önceki suhufda/ sayfalarda da vardır, İbrahim’in ve Musa’nın suhufunda/ sayfalarında.” (A’lâ 87:18-19).

 

Mushaf’ta “Allah’ın sevmediği kimseler” ibaresi yedi grup içen kullanılmaktadır:

  1. “Allah, sınırı aşanları sevmez.”: Bakara 2:190, Maide 5:87, Araf 7:55.
  2. “Allah, kâfirleri/ ayetleri görmezlikten gelenleri sevmez.”: Al-i İmran 3:32, Rum 30:45.
  3. “Allah, zalimleri/ yanlış yapanları sevmez.”: Al-i İmran 3:140 ve 57, Şura 42:40.
  4. “Allah israf edenleri sevmez.”: Enam 6:141, Araf 7:31.
  5. “Allah, fesatçıları/ bozguncuları sevmez.”: Maide 5:64, Kasas :77.
  6. “Allah, kendini bir şey zannedip övünen hiç kimseyi sevmez.”: Hadid 57:23, Lokman 31:18, Nisa 4:36, Nahl 16:23.
  7. “Allah hainleri sevmez.”: Enfal 8:58, Hac 22:38, Nisa 4:107, Bakara 2:276.

 

Mushaf’ta Allah’ın sevdiği yedi grup insan zikredilmiştir:

  1. “Allah muhsinleri/ güzel davrananları sever.”: Maide 5:93 ve 13, Al-i İmran 3:134, Bakara 2:195.
  2. “Allah, hakka/ adalete uygun davrananları sever.”: Mümtehine 60:8, Hucurat 49:9, Maide 5:42.
  3. “Allah müttakileri/ kendisinden çekinerek korunanları sever.”: Al-i İmran 3:76, Tevbe 9:4 ve 7.
  4. “Allah, tevbe edenleri ve tertemiz olanları sever.”: Tevbe 9:108, Bakara 2:222.
  5. “Allah sabredenleri sever.”: Al-i İmran 3:146.
  6. “Allah Kendine güvenip dayananları sever.”: Al-i İmran 3:159.
  7. “Allah, kendi yolunda kurşunla kenetlenmiş bir yapı gibi kenetlenerek savaşanları sever.”: Saff 61:4.

 

[1] Bu âyete, “ol der, hemen olur” şeklinde meâl verilir. Oysa Allah her şeyi bir ölçüye göre yarattığından (Kamer 54/49) o emirle, sadece oluşum başlar. Mesela Allah, bir çocuğun olmasını murad ettiğinde emri, döllenme öncesinde verir (İnsan 74:1-2) ve çocuk oluşmaya başlar. Âyete yukarıdaki meâli vermemizin sebebi budur. (SVM).

[2] Üç tip övgü vardır. Birincisi kişiyi kendi katkısı olmayan bir şeyden dolayı övmektir. Boyu uzun, zeki, iyi bir aileye mensup gibi sözler böyledir; ona medih denir. İkincisi iyi bir şey yaptığı için övmektir. Güzel yemek yapar, arkadaşlığı iyidir gibi sözler buna girer. Övgünün bu türüne hamd denir. Üçüncüsü, bize yapılan bir iyilikten dolayı övmektir. ‘Bana güzel bir yemek ikram etti’ demek gibi. Buna da şükür denir. Allah’tan başka hiç kimse, her şeyi güzel yapamaz. Bu yüzden her şeyi güzel yapan yalnızca Allah’tır. Bu, “el-hamdu lillah”ın Türkçe karşılığıdır.

[3] Yani başkasının hükmünü/ kararını, Allah’ın hükmü/ kararı yerine koyma! (SVM).

[4] Bunlar; kısas (Bakara 2:178), savaşta vuruşma anı (Muhammed 47:4) ve terör (Mâide 5:33) suçlarıdır.

[5] Ayette “esâm” şeklinde geçen “ism”; kişiyi sevaptan yani iyiliklerden ve doğal yapısından uzaklaştıran davranış anlamındadır (Müfredât). Adam öldürenler ayrıca kısas (Bakara 2:179) ve zina edenler de 100 kırbaç cezasıyla (Nur 24:2) cezalandırılırlar.